Ozan Gündoğdu: ‘Koza İpek’in devri Erdoğan’ı Türkiye’nin en büyük patronu yapar’
DUVAR– Türkiye’nin en büyük altın üreticisi Koza İpek Holding’e 15 Temmuz’da el konulmuştu. Holdingin ve ona bağlı 11 şirketin Türkiye Varlık Fonu’na devrini öngören Cumhurbaşkanlığı Kararı 20 Ağustos 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 15 Temmuz’dan sonra kurulan TVF’nin Yönetim kurulu Başkanı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan. Birgün yazarı Ozan Gündoğdu şirketleri TVF’ye aktaran kararların altındaki imzanın Erdoğan’a ait olduğuna, bir önceki yönetim kurulu başkanını görevden alıp kendisini TVF Yönetim Kurulu Başkanı yapanın da Erdoğan olduğuna dikkat çekti, “Koza-İpek Holding’in Meclis denetiminden çıkıp cumhurbaşkanının uhdesine verilmesi, altın madeninde tek söz hakkının Erdoğan’a geçmesi demektir. Bu, Erdoğan’ı aynı zamanda Türkiye’nin en büyük patronu yapar.” diye yazdı. Erdoğan’ın aynı zamanda Cumhurbaşkanı olmasının, Hazine’den yönetim kurulu başkanı olduğu şirkete servet transfer edebilmesine de imkan sağladığını belirten Gündoğdu, Cumhurbaşkanı değişince TVF’nin başkanının da otomatik olarak düşmediğini ifade etti. Gündoğdu’nun “Ülkenin en büyük patronu Erdoğan” başlıklı yazısında TVF’nin bu yapısına ilişkin aktardığı bilgiler şöyle:
“TVF’nin olağanüstülüğü 15 Temmuz’un atmosferinde oluştu. 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi’nden sadece 42 gün sonra kuruldu TVF. O dönem çokça tartışılmış olsa da OHAL şartlarında yeterli muhalefet yapılamadı.
TVF’yi savunanların temel argümanı bu sayede kamu şirketlerinin daha verimli çalışacağıydı. Fakat 8 yıllık tecrübe bu iddiayı yalanlayacak onlarca veriyle dolu. Bunların en popüleri TVF’ye geçtikten sonra ÇayKur’un zarar etmeye başlamasıdır ki, benzer gelişmeler PTT için de, THY için de, BOTAŞ için de söylenebilir. Dolayısıyla TVF’nin kamu şirketlerinin daha verimli yönetilmesini sağlayacağı iddiasının altı boştur.
O halde neden kurulmuştur TVF? Neden tüm kamu şirketlerinin tek bir anonim şirket çatısı altında toplanıp, başına da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmesine ihtiyaç duyulmuştur? Bilmiyoruz. Fakat şunu biliyoruz; TVF sayesinde Cumhurbaşkanı’nın emrine yüz milyarlarca dolarlık ve denetimden uzak ulusal bir servet emanet edilmişti. İster alır, ister satardı…
Bu ulusal servetin nasıl kullanılacağı da tümüyle siyasi bir kurum olan Cumhurbaşkanının inisiyatifindeydi. Bu kurumda neler yapıldığı ancak Erdoğan’dan sonra büyük bir denetimle öğrenebileceğimiz soru işaretleriyle dolu…”
(ALINTI)